tag:blogger.com,1999:blog-8356548861723473692024-03-08T11:00:51.897-08:00İlmihal TVİlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.comBlogger682125tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-86635799755176554402009-03-30T03:57:00.001-07:002009-03-31T09:01:11.081-07:00Kadının ailesini ziyarete gitmesi<p> </p><p>Koca, karısının haftada bir defa ana-babasını ziyarete gitmesine mani olabilir mi?</p><p>Koca, karısının haftada bir gün ana- babasını ziyaret etmesine ve diğer kocasından olan çocuğunu görmesine engel olamaz. Eğer ana-baba, kızlarının evine gelmişlerse, -haftada bir defa olmak şartıyla- içeriye girmelerine de mani olamaz. Bu kadının hakkıdır. Ancak o gece orada kalmalarına mani olabilir.</p><p>Kadının diğer akrabalarına gelince, kadın yılda bir kere onları ziyarete gidebilir. Bu onun hakkıdır. Kocası buna mani olamaz.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-29310494460011483402009-03-30T03:49:00.000-07:002009-03-31T09:03:24.195-07:00Anne baba yanında oturmak<p>Adam, anne ve babası ile birlikte aynı evde otururken, karısı: Benim için ayrı ev tut diyebilir mi?</p><p>Bunu istemek kadının hakkıdır. Kadın, kocasının anne ve babası ile ya da diğer akrabaları ile aynı evde oturmak istemeyerek, kocasından ayrı ve müstakil bir ev tutmasını isteyebilir. </p><p>Adam, ailesi ile beraber oturmak istemeyen karısına -durumu müsait ise- ayrı bir ev açmak zorundadır. Eğer erkeğin durumu müsait değilse, kadın, kocasının dediği yerde oturmak zorundadır.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-48530391286881752892009-03-30T03:48:00.002-07:002009-03-31T09:05:36.403-07:00Kadın,kocasından izinsiz annesine gidebilirmi?<span class="icerik">Kadın, kocasının izni olmadığı halde, felçli olan annesini ziyarete gidebilir mi?</span><br /><span class="icerik"></span><br /><span class="icerik">Kadının, kocasının izni olmadan hiçbir yere gitmemesi gerekir. Ancak annesi veya babası felç olmuş veya benzeri bir hastalığa yakalanmışsa, onların bakımı için kocası izin vermese de gidebilir. Bu, analık ve babalık hakkının bir gereğidir. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-6136524353783501592009-03-30T03:48:00.001-07:002009-03-30T03:48:46.735-07:00Aybaşı olan kadının, kocasıyla ilişki kurması caiz midir?<table width="94%" align="center" border="0" cellpadding="10" cellspacing="0"><tbody><tr></tr><tr><td style="background-repeat: no-repeat;" colspan="2" background="images/icerikbg.jpg"> <p class="icerikbasliki"> <span class="icerikbasliki"> Aybaşı olan kadının, kocasıyla ilişki kurması caiz midir? </span></p> <p> <span class="icerik"> <p> Aybaşı olan kadınla cima yapmak ittifakla haramdır. Bunu helal kabul eden ittifakla kâfir olur; çünkü bu konuda Kuran’ın açık ayeti vardır.</p><p> Aybaşı olan kadından, fercden (ön taraftan) ilişki kurma dışında, kucaklaşmak, dokunmak, öpmek ve bunun dışındaki şekillerde faydalanmaya gelince: Göbeğin yukarısı ile diz kapağın altında kalan kısımlara dokunmak ilim adamlarının ittifakıyla helaldir. Göbek ile diz kapağı arasındaki bölge hakkında ise üç görüş vardır.</p><p> 1- İ. Azam, İ. Yusuf, Şafi ve Malikilere göre, ilişki tehlikesini önlemek için bunun hükmü haramdır.</p><p> 2- İ. Muhammed ve Hanbelîlere göre caizdir.</p><p> 3- Kişiye göre hüküm verilir, şöyle ki: Eğer bu şekilde yaklaşan kişi, ileri derecedeki takvası veya şehvetinin azlığı dolayısıyla ferce yaklaşmaktan kendini koruyabiliyorsa, bu kişiye caizdir. Eğer koruyamıyorsa, bu kişiye caiz değildir.</p> </span> </p> </td></tr></tbody></table>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-85765711929434662572009-03-30T03:47:00.002-07:002009-03-30T03:48:18.009-07:00Adetin suresi ne kadardır?<p> Adetin en az suresi üç tam gün, en çoğu ise on gündür. Temizlik müddetinin en azı ise on beş gündür. Temizliğin nihai sınırı yoktur. Zira bir kadın bazen yıllarca adet olmayabilir.</p><p> Buna göre, bir kadının kanı, üç günden önce kesilse ve ilk kan gördüğü andan itibaren onuncu günün sonuna kadar bir daha kan gelmese, bu kan adet kanı değildir. Çünkü adetin en azı olan üç gün dolmadan kanı kesilmiş ve adetin en çoğu olan onuncu günün sonuna kadar kan gelmemiştir.</p><p> Fakat kanın kesilmesinden sonra, mesela onuncu ya da daha önceki bir günde tekrar kan görse, hepsi adet kanı olmuş olur. Zira adetin en çoğu on gündür ve adet günleri içinde kanın sürekli gelmesi şart değildir. Mesela, bir kadın üç gün kan gördükten sonra iki gün kanı kesilse ve arkasından üç gün daha devam etse, bu sekiz günün hepsi adet gününü teşkil etmiş olur.</p><p> Eğer on günden sonra, daha temizliğin en azı olan on beş gün geçmeden önce kanı tekrar görecek olsa, bu kan adet değil; hastalık kanıdır.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-43498313164151093612009-03-30T03:47:00.001-07:002009-03-30T03:47:54.021-07:00Yıkanması gereken kadın, yıkanmadan önce adet olsa ne yapar?<span class="icerik"> İhtilam olma veya eşiyle cima etme sebebiyle cünüp olan ve yıkanması gereken kadın, yıkanmadan önce adet görecek olursa, yıkanmayı adet sonuna bırakabilir. Bu durumdaki kadının hemen yıkanması gerekmez. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-60756900114475922672009-03-30T03:46:00.004-07:002009-03-30T03:47:19.843-07:00Dokuz yaşındaki bir kız kan görse ne yapar?<p> Adetin ilk başlama yaşı dokuzdur. Dokuz yaşını tamamlayan bir kız, ilk defa gördüğü kandan dolayı namazını ve orucunu bırakır. Eğer kan üç gün tamamlanmadan kesilir ve on beş gün dolmadan bir daha akmazsa, adet kanı değil, özür kanı olduğu anlaşılır ve bıraktığı namazları ve oruçları kaza eder.</p><p> İ. Muhammed’e göre ise, gelen kan üç gün devam etmedikçe adet kanı olduğu kesinleşmez ve sahibi namazını ve orucunu erteleyemez.</p><p> Ancak birinci görüş daha çok kabul görmüştür ve fetva ona göredir. Kız annelerinin bu durumu iyi bilmesi ve kızlarını buna göre amel ettirmesi gerekmektedir. </p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-90886623360420717242009-03-30T03:46:00.003-07:002009-03-30T03:46:57.446-07:00Yeis yaşı nedir?<span class="icerik"> Yeis yaşı, adetin sona erdiği yaş olan elli beş yaştır. Kadın bu yaşa geldiğinde -ender durumlar hariç- adetten kesilir. Bu yaştan sonra gelen kan, koyu kırmızı veya siyah ise adet kanı kabul edilir. Bu nitelikte olmayan kan ise, adet değil; hastalık kanıdır. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-4877949455203610682009-03-30T03:46:00.001-07:002009-03-30T03:46:31.427-07:00Bir ay beş, diğer ay altı gün adet gören kadın ne yapar?<span class="icerik"> Bazı kadınların adet günleri değişik olabilir ve bir ay beş gün, diğer ay altı gün adet görebilir. Bu durumda ihtiyatlı hareket etmek gerekir. Böyle bir kadın, altıncı gün oldu mu yıkanır, namazlarını kılar ve eğer ramazan ise orucunu tutar; çünkü bu altıncı gündeki kanın hastalık kanı olma ihtimali vardır. Fakat bu altıncı gün çıkmadıkça cinsi münasebette bulunmaz. Çünkü bu altıncı gündeki kanın, hayız kanı olma ihtimali de vardır. Bunu ayırt etmek mümkün olmadığından, işin aslı Cenab-ı Hakka havale edilerek anlatıldığı şekilde amel edilir. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-68960673683269208922009-03-30T03:45:00.002-07:002009-03-30T03:46:05.862-07:00Düzenli bir adet ne zaman değişir?<p> Bir adetin değişmesi için, ona aykırı iki adet halinin görülmesi gerekir. Mesela, her ay beş gün adet gören bir kadın, sonra iki kez dört gün veya iki kez altı gün kan görse, onun âdeti beş günden dört güne veya altı güne geçmiş olur.</p><p> İ. Yusuf’a göre ise, adet bir defa ile de değişebilir. İ. Yusuf’a göre, belli günler devam eden bir adete aykırı olup da on günden fazla devam etmeyen kanlar, adet kanı sayılır. Bu halde adet değişmiş olur. Mesela, her ay yedi gün adet gören kadın, sonra on gün kan görse, hepsi hayız kanı sayılır. Bu halde adeti yedi günden on güne geçmiş olur. Halbuki önceki görüşe göre, on güne çıkması için iki ay üst üste görülmesi gerekmektedir.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-64452828747591124102009-03-30T03:45:00.001-07:002009-03-30T03:45:39.266-07:00İlk defa kan gören bir kadın, hemen namazını terk eder mi?<p>Adet görme çağına gelen bir kız, ilk kez görmeye başladığı kandan dolayı hemen namazını bırakır ve oruçlu ise, orucunu kaza etmek üzere sonraya bırakır. Evli ise, cinsi ilişkide bulunmaz. Eğer bu kan üç günden az bir zaman içinde kesilirse, hayız kanı olmadığı anlaşılır. O zaman bırakıp kılmadığı namazları kaza etmesi gerekir.</p><p> İ. Azam’dan nakledilen bir görüşe göre ise, ilk başlayan bu kan üç gün devam edip de hayız kanı olduğu bilinmedikçe, namazı terk etmez ve orucuna devam eder. Ne zaman hayız kanı olduğu anlaşılırsa, adet hükümleri bu zaman geçerli olur.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-49717339973138227802009-03-30T03:44:00.002-07:002009-03-31T09:07:56.539-07:00Namazda adet gören kadın,namazı kaza edermi?<span class="icerik">Nafile namaz kılarken adet gören kadın, kıldığı namazı daha sonra kaza eder mi?</span><br /><span class="icerik"></span><br /><span class="icerik">Bir kadın, nafile namaza başlamışken kendisinden adet kanı gelse, başlamış olduğu nafile namazı daha sonra kaza eder. Fakat farz namaza başlamışken kan gelmiş olsa, onu kaza etmez. Çünkü o namazın kendisine farz olmadığı meydana çıkmıştır. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-59620260187575551352009-03-30T03:44:00.001-07:002009-03-30T03:44:33.887-07:00Adet günleri bittiğinde, yıkanmadan cinsel ilişki caiz olur mu?<p>Adetin en fazlası on gün, nifasın ise kırk gündür. Eğer adet ve nifasta, belli olan en çok müddetler geçmişse, yani adet gören kadın on gün adet görmüş ve nifas olan kadının nifası da kırk gün devam etmişse, yıkanmadan cinsel ilişkileri caiz olur. Fakat bu müddet dolmadan önce adet ve nifas kesilecek olursa, mesela adet sekiz dokuz gün, nifas da yirmi otuz gün sürecek olsa, yıkanmadan cinsel ilişkide bulunmaları caiz olmaz. Bu durumda kadının ilk önce yıkanması gerekir. </p><p> Bu meseleyi bilmek, bilhassa oruç gibi ibadetleri eda etmek konusunda çok önemlidir. Mesela, on gün adet gören bir kadının adeti imsaktan önce bitse ve yıkanmadan oruca niyet etse, bu niyeti geçerlidir. Fakat on günden az adet gören kadının bu durumda niyeti geçerli olmaz. İmsaktan önce muhakkak yıkanması ve daha sonra niyet etmesi gereklidir.</p><p> Bu hükmün sebebi şudur: On günden az olan adetlerde, yıkanma süresi adetten sayılır. Kadının adeti bitmiş dahi olsa -eğer on günden az sürmüşse- yıkanıncaya kadar adetli kabul edilir. Adetli kadının orucu ise sahih değildir. </p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-68197585586153886892009-03-30T03:43:00.002-07:002009-03-30T03:44:11.725-07:00Hamile olan kadın adet olur mu?<span class="icerik"> Hamile kadın adet olmaz. Gebelik halinde gelen kan adet kanı olmayıp, hastalık kanıdır. Bu kan, diğer organlardan gelen kan gibidir. Böyle bir kanın gelmesi ile sadece abdest bozulur. Dolayısıyla hamile olan kadın, göreceği kandan dolayı namazına ve orucuna ara vermez. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-79803110867963200752009-03-30T03:43:00.001-07:002009-03-30T03:43:47.171-07:00Adet görmeyen bir kız ne zaman buluğa ermiş kabul edilir?<p> Bir kız hiç adet görmese, on iki yaşını tamamlamakla buluğa ermiş kabul edilir. Artık bu yaştan sonra namaz ve oruç gibi ibadetlerle mükellef olur. </p><p> Erkekte ise bu yaş on beştir. İhtilam olmayan bir erkek, on beş yaşının tamamlanmasıyla buluğa ermiş kabul edilir. </p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-24884661223896361392009-03-30T03:40:00.000-07:002009-03-30T03:43:21.082-07:00Hayız ve nifas sebebiyle kadına neler haram olur?<span class="icerik"> Cünüplük sebebiyle haram olan şeyler, hayız ve nifas sebebiyle de haram olur. Buna göre, hayızlı ve nifaslı kadının namaz kılması, tilavet secdesi yapması, mushafa dokunması, mescide girmesi, tavaf etmesi, Kuran okuması ve oruç tutması haramdır. Böyle bir kadının cinsel ilişki de bulunması da haramdır. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-10415741283714527422009-03-30T03:39:00.004-07:002009-03-30T03:40:44.937-07:00Devamlı kendisinden kan gelen kadın adetine nasıl hükmeder?<p> Hastalık durumu sebebiyle devamlı kan gören kadının adetinin belirlenmesi hususunda şu yollara başvurulur:</p><p> <strong>1- Kanın nitelik farkını göz önünde bulundurarak amel etmek:</strong> Şayet kan siyah renge çalmak niteliğine sahip ise adet kanı, değilse hastalık kanıdır. Yani kadın, adet kanını hastalık kanından ayırt edebiliyorsa, buna göre amel eder.</p><p> <strong>2- Adeti belli olan kadının daha önceki adetini esas alması:</strong> Eğer devamlı kan gören kadının önceki adetleri düzenli ise, önceki adet günlerini esas alarak amel eder. O günlerde gelen kanı adet kanı kabul eder ve ona göre davranır.</p><p> <strong>3- Kadınlarda çoğunlukla görülen adete başvurmak:</strong> Önceki iki durum ile amel edilememesi durumunda, kadınlarda en çok görülen adet miktarı ile amel edilir. Bu da altı veya yedi gündür. Kadın takdir edeceği günlerde kendisini adetli kabul eder ve ona göre amel eder. Diğer günlerde gelen kanı ise, hastalık olarak kabul eder.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-3148169990055738302009-03-30T03:39:00.003-07:002009-03-30T03:39:51.575-07:00Emzikli bir kadın cünüp iken bebeğini emzirebilir mi?<span class="icerik"> Emzikli bir kadın, adet halinde çocuğunu emzirebileceği gibi cünüp iken de emzirebilir. Bu hususta ihtilaf yoktur. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-28128812587493331342009-03-30T03:39:00.001-07:002009-03-30T03:39:27.662-07:00Adetli iken traş olunabilir mi?<p> İ. Gazali hazretleri, adetli iken traş olmanın mekruh olduğunu söyler. Bunun sebebini de şöyle izah eder: </p><p> Öldükten sonra dirilme bedenen olacaktır. İnsanın bu dünyada kopan bütün parçaları, koptuğu yere yeniden takılacaktır. Dolayısıyla o parçaları temiz bir şekilde vücuttan koparmak gerekmektedir. Bu sebeple cünüp iken de traş olmak ve tırnak kesmek mekruhtur.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-19098054342996753472009-03-30T03:36:00.002-07:002009-03-30T03:39:03.716-07:00Nifasın en azı ve en çoğu kaç gündür?<span class="icerik"><strong> Nifas:</strong> Lohusalık halidir ki, en az müddeti yoktur. Çünkü doğuran kadın hiç kan görmeyebilir veya bir gün de görebilir. Nifas halinin en çoğu ise kırk gündür. Bundan sonra gelen kan, nifas kanı değildir; hastalık kanıdır. Bununla birlikte bazın kadınlar çocuk doğurduktan sonra on beş, yirmi veya yirmi beş gün kan görürler ve ondan sonra temizlenirler. Bu durumda onların nifas müddetleri, kanın kesildiği günler kadar olur. Kanları kesilince yıkanır ve namazlarını kılarlar. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-62903445673707191952009-03-30T03:36:00.001-07:002009-03-30T03:36:50.576-07:00Çocuğun düşmesi ile nifas hali meydana gelir mi?<span class="icerik">El ve ayak gibi organları belirmiş olan bir çocuğun düşmesi ile nifas hali meydana gelir ve çoğunlukla kan on veya on beş gün devam eder. Fakat organları belirmemiş bir çocuğun düşmesinden dolayı nifas hali meydana gelmez. Bunun düşmesi ile görülen kan üç gün devam eder ve önceden de on beş gün temizlik hali devam etmişse, bu kan hayız kanı sayılır. Aksi takdirde hastalık kanı kabul edilir. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-45463041199019123402009-03-30T03:35:00.004-07:002009-03-30T03:36:22.791-07:00Nifas halinde görülen temizlik günleri nifasa dahil midir?<span class="icerik"> Nifas müddeti içinde görülen temizlik günleri nifastan sayılır. Mesela, on gün kan gelip beş gün kesildikten sonra tekrar on gün kan görecek olsa, bu yirmi beş günün hepsi nifas müddeti sayılır. </span><span class="label-list"></span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-72163037004014809402009-03-30T03:35:00.003-07:002009-03-30T03:35:56.205-07:00Nifas halinde görülen temizlik günleri nifasa dahil midir?<span class="icerik"> Nifas müddeti içinde görülen temizlik günleri nifastan sayılır. Mesela, on gün kan gelip beş gün kesildikten sonra tekrar on gün kan görecek olsa, bu yirmi beş günün hepsi nifas müddeti sayılır. </span>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-74000198561925695682009-03-30T03:35:00.001-07:002009-03-30T03:35:33.697-07:00Kadının ayağı avret midir?<p> Kuran’ın ifadesiyle, “Kadınlar, kendiliğinden açılan ziynet yerlerinden” mesul değildirler. Zira Cenab-ı Hak, Kuran-ı Hakim’de şöyle buyurmuştur: “Kendiliğinden görünen kısımları müstesna olmak üzere, kadınlar ziynetlerini teşhir etmesinler.”</p><p> Bu durumda acaba ayak ziynet midir, yoksa değil midir? Eğer ziynetse, Kuran’ın istisna kıldığı ve açılmasına ruhsat verdiği “kendiliğinden açılan kısma” dahil midir, yoksa değil midir?</p><p> Haleb-i Kebir’de zikredildiğine göre ayak avret olup, ziynet değildir. Zira ziynet olan halhal, ayağa değil, bacağa takılmaktadır. Bacağın avretliğinde ise ihtilaf yoktur. Ayağa, aşık kemiklerinden aşağı ziynet takılmadığından dolayı ayak avret olarak kalmış ve Kuran’ın istisna ettiği “kendiliğinden açılan ziynet yerlerine” dahil olmamıştır. Dolayısıyla namazda açık kalması caiz değildir. İ. Şafi’nin görüşü de budur.</p><p> Ebu Davud’da zikredilen bir hadis de bu görüşü desteklemektedir. Hadis-i şerif şöyledir: Ümmü Seleme validemiz, Resulullah’a (sav) sordu: “Kadın, izarı (altlığı veya eteği) yokken bir entari ve başörtüsüyle namaz kılabilir mi?” Efendimiz (sav) şöyle buyurdular: “Entari, ayaklarının üstününü örtecek kadar kuşatıcı ise kılabilir.”</p><p> Ancak İ. Azam ve İ. Kerhi’ye göre, ayak avret değil, ziynettir. Çünkü bunda meşakkat vardır. Bu görüşe göre, ayağın namazda açık kalması namaza zarar vermez. Hidaye sahibi: “En doğru görüş budur” der.</p><p> İhtiyar sahibi İ. Mavsilli, bu konuda iki rivayetin olduğunu söyledikten sonra, “Sahih olan, kadının ayağının namazda avret olmaması, dışarıda, yani yabancı bir erkeğe karşı ise avret olmasıdır” der.</p><p> Netice olarak diyebiliriz ki: Hanefi mezhebine göre, namazda ayağını örtmeyen kadına, “Namazın olmadı” diyemeyiz. Zira bu mezhepte ayak avret değildir. Namazda açık kalması, namazı bozmaz. Lakin ihtilaftan kurtulmak ve cumhura tabi olmak isteyen kadınlar ayaklarını örtmelidir. Zira Şafi mezhebinde ayak avret olup, namazda ayağın açık kalması namazı bozmaktadır.</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-835654886172347369.post-63664863059120498072009-03-30T03:34:00.000-07:002009-03-30T03:35:08.998-07:00Kadın sesi avret midir?<p>Cumhura göre kadın sesi avret değildir. Cumhurun bu konudaki delilleri şunlardır:</p><p> <strong>1-</strong> <strong>“Ey Peygamberin kadınları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer Allah’tan korkuyorsanız sözünüzü inceltmeyin, sonra kalbinde maraz bulunanlar bir şeyler umarlar, kavl-i ma’rufu (iyi sözler) söyleyin.” </strong>(Ahzab- 32)</p><p> Âlimlerimiz, bu ayetten üç hüküm çıkarmışlardır:</p><p> <strong>a-</strong> Peygamberimizin eşlerine müsaade edilen, ümmetin diğer kadınlarına hayli hayli müsaade edilmiştir. Ama ümmetin kadınlarına müsaade edilen bazı şeyler, onlara yasaklanmıştır. Bu ayet-i kerimede, Onların konuşmalarına, yani seslerini erkeklere duyurmalarına müsaade edilmiştir. O halde ümmetin kadınlarına hayli hayli serbesttir.</p><p> <strong>b-</strong> Kadının edalı konuşmasının yasaklanışı, kalbinde hastalık olanları umutlandırmamak içindir. O halde kadının konuşması ne zaman bu umudu doğurursa, orada mahzurlu olur.</p><p> <strong>c-</strong> Ayetteki,<strong> “kavl-i ma’ruf (iyi sözler) söyleyin”</strong> ifadesi, kadınların emr-i bi- l ma’ruf (iyiliği emretmek) yapabileceğine işaret etmektedir. İyiliği emretmek de ancak konuşma ile olur. Bu da kadının sesinin avret olmamasını gerektirir.</p><p> İ. Abbas hazretleri, ayetin bu bölümünden, kadınların emr-i bi-l ma’ruf, nehy-i ani-l münker (iyiliği emredip, kötülüğü nehyetmekle) ile mükellef oldukları hükmünü çıkarmıştır.</p><p> <strong>2-</strong> <strong>“Onlardan bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyiniz.”</strong> (Ahzab-53)</p><p> Bu ayet-i celilede, kadınlardan bir şey isteneceği zaman, perde arkasından istenmesi emir buyrulmaktadır. Bir şey istenildiğinde ise, iki tarafın konuşması zaruridir. O halde kadının sesinin avret olmaması gerekmektedir. Çünkü kadın, ihtiyaç halinde cevap verecektir, cevap vermek de ancak ses ile olur.</p><p> <strong>3-</strong> <strong>“Eğer iki tane erkek yoksa, bir erkekle iki kadını şahit tutun…”</strong> (Bakara 282)</p><p> Bu ayet-i celilede, kadınların şahit olabileceği ifade edilmektedir. Şahitlik ise, gerektiğinde, hâkim ve davalılar huzurunda olayı anlatmaktan ibarettir. Bu da ancak konuşmakla olur. Eğer kadının sesi avret olsaydı, şahitliğine müsaade edilmezdi.</p><p> <strong>4-</strong> <strong>“Erkekler için kazandığından bir nasip, kadınlar için de kazandıklarından bir nasip vardır.”</strong> (Nisa 282)</p><p> Bu ayet-i kerimenin beyanına göre, kadın da kazanır ve ticaret yapabilir. Ticaret ise, pazarlığı, icabı ve kabulü zorunlu kılar. Bunlar da ancak konuşmakla olur.</p><p> <strong>5-</strong> Asr-ı saadet dahil, kadınların konuşmadığı bir zaman olmamıştır. Sahabe ve selef kadınlarının konuştuğu vakidir. Eğer kadının sesi avret olsaydı, onlar konuşmazlardı.</p><p> Bu ayetlerden ve burada zikretmediğimiz diğer ayet ve hadislerden yola çıkarak, <strong>İ. Alusi, Allame İ. Hüman </strong>ve<strong> İ. Abidin</strong> gibi zatlar, kadının sesinin avret olmadığını söylemişlerdir.</p><p> <strong>İ. Abidin,</strong> “Tercih edilen görüşe göre kadın sesi avret değildir” dedikten sonra, <strong>Ebu’l Abbas Kurtubi’</strong>nin şu sözlerini nakleder: “Geri zekalılar zan etmesinler ki, biz ‘kadının sesi avrettir’ derken onun konuşmasını kastediyoruz. Hayır! Biz, ihtiyaç olduğunda yabancı bir erkekle konuşmasını dahi caiz görüyoruz. Yalnız, kadının edalı ve yumuşak sesle konuşmasını caiz görmüyoruz.”</p>İlmihalTVhttp://www.blogger.com/profile/00283947690833656127noreply@blogger.com0