Author: İlmihalTV
•03:34

Cumhura göre kadın sesi avret değildir. Cumhurun bu konudaki delilleri şunlardır:

1- “Ey Peygamberin kadınları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer Allah’tan korkuyorsanız sözünüzü inceltmeyin, sonra kalbinde maraz bulunanlar bir şeyler umarlar, kavl-i ma’rufu (iyi sözler) söyleyin.” (Ahzab- 32)

Âlimlerimiz, bu ayetten üç hüküm çıkarmışlardır:

a- Peygamberimizin eşlerine müsaade edilen, ümmetin diğer kadınlarına hayli hayli müsaade edilmiştir. Ama ümmetin kadınlarına müsaade edilen bazı şeyler, onlara yasaklanmıştır. Bu ayet-i kerimede, Onların konuşmalarına, yani seslerini erkeklere duyurmalarına müsaade edilmiştir. O halde ümmetin kadınlarına hayli hayli serbesttir.

b- Kadının edalı konuşmasının yasaklanışı, kalbinde hastalık olanları umutlandırmamak içindir. O halde kadının konuşması ne zaman bu umudu doğurursa, orada mahzurlu olur.

c- Ayetteki, “kavl-i ma’ruf (iyi sözler) söyleyin” ifadesi, kadınların emr-i bi- l ma’ruf (iyiliği emretmek) yapabileceğine işaret etmektedir. İyiliği emretmek de ancak konuşma ile olur. Bu da kadının sesinin avret olmamasını gerektirir.

İ. Abbas hazretleri, ayetin bu bölümünden, kadınların emr-i bi-l ma’ruf, nehy-i ani-l münker (iyiliği emredip, kötülüğü nehyetmekle) ile mükellef oldukları hükmünü çıkarmıştır.

2- “Onlardan bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyiniz.” (Ahzab-53)

Bu ayet-i celilede, kadınlardan bir şey isteneceği zaman, perde arkasından istenmesi emir buyrulmaktadır. Bir şey istenildiğinde ise, iki tarafın konuşması zaruridir. O halde kadının sesinin avret olmaması gerekmektedir. Çünkü kadın, ihtiyaç halinde cevap verecektir, cevap vermek de ancak ses ile olur.

3- “Eğer iki tane erkek yoksa, bir erkekle iki kadını şahit tutun…” (Bakara 282)

Bu ayet-i celilede, kadınların şahit olabileceği ifade edilmektedir. Şahitlik ise, gerektiğinde, hâkim ve davalılar huzurunda olayı anlatmaktan ibarettir. Bu da ancak konuşmakla olur. Eğer kadının sesi avret olsaydı, şahitliğine müsaade edilmezdi.

4- “Erkekler için kazandığından bir nasip, kadınlar için de kazandıklarından bir nasip vardır.” (Nisa 282)

Bu ayet-i kerimenin beyanına göre, kadın da kazanır ve ticaret yapabilir. Ticaret ise, pazarlığı, icabı ve kabulü zorunlu kılar. Bunlar da ancak konuşmakla olur.

5- Asr-ı saadet dahil, kadınların konuşmadığı bir zaman olmamıştır. Sahabe ve selef kadınlarının konuştuğu vakidir. Eğer kadının sesi avret olsaydı, onlar konuşmazlardı.

Bu ayetlerden ve burada zikretmediğimiz diğer ayet ve hadislerden yola çıkarak, İ. Alusi, Allame İ. Hüman ve İ. Abidin gibi zatlar, kadının sesinin avret olmadığını söylemişlerdir.

İ. Abidin, “Tercih edilen görüşe göre kadın sesi avret değildir” dedikten sonra, Ebu’l Abbas Kurtubi’nin şu sözlerini nakleder: “Geri zekalılar zan etmesinler ki, biz ‘kadının sesi avrettir’ derken onun konuşmasını kastediyoruz. Hayır! Biz, ihtiyaç olduğunda yabancı bir erkekle konuşmasını dahi caiz görüyoruz. Yalnız, kadının edalı ve yumuşak sesle konuşmasını caiz görmüyoruz.”

This entry was posted on 03:34 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

0 yorum: